Taxi Driver Filmi
Travmatik bir savaştan yeni çıkmış biri, gerçek hayata nasıl uyum sağlar,
Özellikle hayata dair pek bir amacı kalmadıysa ve kendini son derece yalnız hissediyorsa?
Böyle hisseden biri için depresyon ve tembellik kaçınılmazdır. Peki bu hisler bir yerde bardağı taşırıp şiddete dönüşür mü? Taxi Driver filmi yaklaşık 45 sene önce çekilmesine rağmen, işlediği konular oldukça güncel. Bu filmin amaçsızlık, varoluş sancısı ve travma gibi konulara değinmesinin yanında, kendimize itiraf etmekte zorlandığımız yalnızlık problemi de bu filmde çok güzel işlenmiş.
Travis Vietnam savaşından yeni çıkmış ve hayata tutunmaya çalışan genç bir adamdır. Kendisi taksi şoförlüğü yapmaktadır fakat hayatını rayına oturtmayı bir türlü beceremez. Arkadaşı yoktur, hayatta herhangi bir amacı yoktur. Ve bunları düzeltmek için motivasyonu da yoktur. Ama bir şekilde tanıştığı iki kadın onu oldukça etkiler. Bunlardan biri olan Betsy bir siyasetçinin seçim kampanyasında çalışmaktadır. Başlarda Travis bu kadından hoşlanır ve kısa bir ilişki yaşarlar. Fakat Travisin dengesiz hareketleri Betsyi ondan uzaklaştırır.

Diğer önemli figür ise Ires adında küçük bir kızdır. Kendisi kötü yola düşmüştür ve Travis bunu fark ettiği andan itibaren onu bu yoldan
kurtarmaya çalışır. Film boyunca Travisin bu iki figürle olan başarısız ilişkilerine şahit oluruz.
Fakat bu iki figür dışında filmin gözümüze inatla soktuğu bir durum daha var .Travisin yalnızlığı.
“YALNIZLIK HAYATIM BOYUNCA BENİ TAKİP EDİYOR, HER YERDE ,BUNDAN KAÇIŞ YOK . BEN TANRININ YALNIZ ADAMIYIM”
Travis oldukça yalnız bir adam, kendisi de bunun farkında . İnsanlarla tanışmak istiyor fakat sosyal anlamda bir beceriksizliği var.
Sonuç olarak hayatının çoğunu kendi düşünceleriyle baş başa yalnız bir şekilde geçiriyor. Peki uzun süre yalnız kalan bir insanın
akıl sağlığında bozulmalar olur mu ? Özellikle travmatik bir savaş atlattıktan sonra pek sağlıklı düşünemeyen birinin kendi
düşünceleriyle baş başa kalması tehlikeli sonuçlar doğurur mu ?

” İnsanlığın tüm sorunları, insanın bir odada tek başına sessizce oturamamasından kaynaklanır “
der Pascal. Ve kendisi fark eder ki bir kişinin yalnız olması kendiyle hesaplaşmasını sağlar. Fakat bu hesaplaşma pek tatlı geçmez. Genelde bu hesaplaşmalar neden yalnızım, neden var oldum ve ne işe yarıyorum gibi sorgulamalarla geçer. Bu sorgulamaları yapan insan ister istemez kendisini bir varoluş sancısı
içinde bulacak haliyle acı çekecektir. İnsan ise bu yalnızlıktan kaçış yollarını arar.
Travis in yalnızlıkla başa çıkma yönetimi ise alkol, ilaçlar ve taksicilik. Yapmakta olduğu iş bile onun yalnızlıktan kaçış yöntemi. Geceleri bile taksiye çıkıyor çünkü geceleri uyuyamıyor ve kendi düşünceleriyle baş başa kalmaktansa taksiye çıkıyor.
Travis insanlarla özellikle karşı cinsle yakınlık kurmaya çalışır fakat tavırlayı bir tuhaftır.Başlarda Betsyle arası iyidir fakat dengesiz hareketleri onu da kendisinden soğutmuştur. Peki Travis bu iki kadının hayatını neden bu kadar önemser, neden onlara karşı bir kurtarıcı rolünü üstlenir ? daha kendi hayatını düzeltemezken.
Carl Jung un ortaya attığı Kahraman Arketipi Travisin durumunu daha iyi anlamamızı sağlar. Jung iddia eder ki her insanın özellikle erkeklerin içinde kahraman olmaya karşı duyulan bir arzu vardır. İnsanların içinde birilerinin hayatında kurtarıcı rolünü oynamaya ve insanların hayatlarını düzeltmeye iten bir dürtü vardır.Traviste bu iki kadının hayatında kurtarıcı rolünü oynamak ister.Hatta filmin ikinci yarısında kendi kahraman kostümünü bile tasarlar.Silahlar uzun çizmeler ile bir kovboya benzemeye çalışır ve değer verdiği bu iki figürü onları kontrol eden otoritelerden kurtarmak ister.

Filmin sonlarına doğru Traves siyasetçi Palantine a bir süikast yapmak ister ama son anda bir korumanın onu fark etmesiyle olay yerinden kaçar.
Betsyi kurtarmak için fırsatı kaçırdığını fark eden Travis bunun yerine Iresı kurtarmayı seçer ve onu çalıştıran çeteye karşı bir katliyam yapar. Travis hedeflerinden birine ulaşmış sayılır ve halk tarafından kahraman ilan edilir, gezeteler onu kurtarıcı olarak yazar.
Travisin yalnız ve travmatik biri olmasının yanında akıl sağlığında da sorunlar olması aşikar. Fakat Travis gibi anti kahramanlar, diğer kahramanların yapamadığı bir şeyi yapar. Empati kurmamızı sağlar. Seyirci ekrana baktığı vakit bir nevi kendi yansımasını görür. Hatta bu filmin işlediği yalnızlık, amaçsızlık ve varoluş sancısı gibi konular insanlarda son zamanlarda daha sık görünmekte. Her ne kadar Taxi Driver Filmi dönüşmekten korktuğumuz bir karakteri gösterse de bir açıdan kendimizin de bu karaktere ne kadar çok benzediğimizi görmek mümkün.
Can Aybalık